Bir şube müdürünün mektubu, bankaların bölge müdürlüklerindeki kanayan yarayayı gözler önüne seriyor. İşte şube müdürlerini bile kanser eden ÜÇÜ BİR ARADA!
Sık sık “MUST”ingilizce cümlesi ile portföylerin canından bezmesine neden olan satış müdürü ve bölgesi ile ilgili bir şube müdüründen elektronik posta geldi. Bölgede en eski ve en tecrübeli müdür olarak bilinen bu kişinin Paramedya.com’a yazdığı elektronik postayı virgülüne dahi dokunmadan aynen yayınlıyoruz:
İşte söz konusu müdürün tabiri ile ÜÇÜ BİR ARADA!
“Merhaba remzi Özdemir
Bende sektörün içinde olmam dolayısıyla sizi sıkı takip edenlerden biriyim.Konuya nereden başlamam gerek bilmiyorum.
Öncelikle sektörü düzeltmek adına gözünüze çarpan ya da gizli olarak size aktarılan olayların ya da çarpıklıkların ne kadar da çok olduğunu sizin sayenizde gördüm. Sadece kapılar ardında dedikodu yaparak geçiştirdiğimiz konular, sizin sayesinde basına yada sosyal medyaya konu olunca ne büyük çirkinlik içinde olduğumuzu bir kez daha anladım. öncelikle çabalarınız için sektör adına teşekkür ediyorum.
Bu sektöre 20 yılımı vermiş bir bankacıyım ve şube müdürüyüm. Ve o meşhur sürekli dilinize doladığınız bankanın ve bölgenin çalışanıyım, kimdir bu diye sorduğunuz zatı da , karikatüre konu olan ayazlı geceleri de yada son bomba olarak nitelendirdiğim must -olmassa olmaz dillini kullanan bayanı da çok iyi tanıyorum.
Yalnız şunu ifade etmek istiyorum. Bu üç lünün(kendi aramızda üçü bir arada deriz) ortak noktası nedir? Aynı bankada çalışması?, sizin tabirinizle goygoycu satış müdür olması?, ege bölgesinde yer alması , aynı yönetici altında çalışması değil midir?
Bu üç arkadaşın niteliğini ya da yeterliliğini sorgulamak haddime değil, ancak burada bir kavram kargaşası var ? bunların gerçek görev tanımı nedir? Müdürle paralel yetkileri yok mudur? Eğer böyleyse bu arkadaşlar neden müdürlerin üstü gibi davranıp üslupları ve tavırları ya da sorgulamaları ile üstü gibi davranmaya çalışırlar demek ki bu bankada bu görev tanımı tam olarak tanımlanamamış, bence bunun tekrar gözden geçirilmesi gerekli değil midir?
Asıl konu da neden hep aynı bölge aynı tavır yada benzer olayla gündemi dolduruyor, bu bir tesadüf mü? Tabi ki hayır tesadüf değil,
Bu sizin köşenizde ya da dalga geçtiğiniz ak saçlı bölge müdürü diye tabir ettiğiniz yöneticimizin yönetim tarzı dır. Ateşi maşa ile tutar, maşa lar (malum üçlü de arada yanar,) asıl bu çocuklar bu yetkiyi nereden alıyor, ya da neden şahlanıyor neden baskı ile şube personellerini bunaltıyor bunu sorgulamak gerekmez mi?
Geçmişten bu yana çok iyi tanıdığım hanımefendinin hangi sebeple yaptıklarına göz yumuyor yada sesini çıkarmıyor, tabi ki sempatik koltuğunu korumak için, bir gözlerimle şahit olduğum bir durumu size aktarmak istiyorum. Must hanım,bir bölge toplantısında iki bayan müdürü aralarında konuştuğu için uyarmış, toplantı salonundan atmakla tehtit etmişti(tıpkı bir öğretmenin dersten iki uğultu yapan kişiyi atmak istediği gibi) bu bayan a bu yetkiyi kim verdi de iki tecrübeli başarılı müdürü atmakla tehtit edebiliyor, bunu da tartışmamız gerekli…
Tabirinizle kod adı ak saçlı müdür de haklı tabi ki banka yönetimi rakama bakıyor, banka üst yönetimi de ona ve onun zulmüne tavrına göz yumuyor, banka da onun yönetim tarzını doğru bulduğu için,
Sektörü bilmiyorum ama benim penceremden ya da benim müdür odamdan tüm kavramların yetkilerin karıştığı görülüyor, ilk önce banka üst yönetimi kendine gelmeli daha sonrasında bölge müdürlerinin kendine getirmeli, bu yönetim tarzı artık para etmiyor. Yoksa daha çok must lar olur oya gider ayşe gelir, ya da kim mu Mustafa ya da Ahmet diye sorarız , yada meltemden de ayaz dan da karikatür çıkarırız.
Mesele bu isimler değil mesele bunların yetkileri, mesele bunlara ok gösteren bölge yönetimi ve buna izin veren üst yönetim anlayışı. Yoksa isimlerin bir önemi yok.
Teşekkür ederim”